Gürcistan ve Azerbaycan, Kafkasya’nın iki önemli ülkesi olarak, eğitim sistemlerini hem tarihi hem de sosyopolitik koşullar çerçevesinde şekillendirmişlerdir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarına kavuşan bu iki ülke, kendi ulusal kimliklerini güçlendirme ve çağdaş eğitim modelleriyle bütünleşme süreçlerine girişmişlerdir. Bu bağlamda Gürcistan ve Azerbaycan’daki eğitim sistemleri, hem benzerlikler hem de farklılıklar göstererek bölgesel kalkınma, toplumsal eşitlik ve bireysel gelişim hedeflerini taşıyan önemli yapılar hâline gelmiştir. Sovyet döneminde eğitim, ideolojik ve merkeziyetçi bir anlayışla yönetilmekteydi. Hem Azerbaycan’da hem de Gürcistan’da bu dönemde uygulanan eğitim sistemi; sıkı denetim, tek tip müfredat ve Rusça'nın yoğun kullanımı ile karakterize edilmekteydi. Öğrenciler için ideolojik sadakat kadar bilimsel başarı da ön plandaydı ve teknik eğitime özel bir önem verilmekteydi. Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte, bu ülkelerde eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması zorunlu hâle geldi. Gürcistan ve Azerbaycan, farklı stratejilerle bu dönüşüm sürecini başlattılar. Gürcistan’da eğitim reformları özellikle 2004 sonrası dönemde hız kazandı. Eğitim politikalarının merkezinde Avrupa ile entegrasyon, müfredatın güncellenmesi, öğretmen kalitesinin artırılması ve dijitalleşme yer aldı. Ülkenin Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler kurma çabaları, eğitim politikalarını da doğrudan etkiledi. Gürcistan’da zorunlu eğitim 6 yaşında başlar ve toplamda 9 yıllık temel eğitimi kapsar. Bu temel eğitimden sonra öğrenciler, akademik veya mesleki yollardan ilerlemeyi seçebilirler. Eğitim dili çoğunlukla Gürcücedir, ancak azınlık bölgelerinde Azerice, Ermenice ve Rusça eğitim veren okullar da bulunmaktadır. Azerbaycan’da ise bağımsızlık sonrasında eğitimde yapılan reformlar daha çok merkeziyetçi yapı içerisinde sürdürülmüştür. Devlet, eğitim sisteminde hem müfredat hem de yönetim açısından yüksek derecede müdahaleci bir rol oynamaya devam etmiştir. Eğitim dili Azerice olmakla birlikte, Rusça ve İngilizce’nin seçmeli veya bazı özel okullarda eğitim dili olarak kullanıldığı görülmektedir. Azerbaycan’da da zorunlu eğitim süresi 9 yıldır, ancak birçok öğrenci 11 veya 12 yıllık eğitimi tamamlayarak üniversiteye devam etmektedir. Gürcistan’da eğitimin kalitesini artırmak amacıyla öğretmenlerin sertifikasyon sistemine dahil edilmesi, okullarda dijital materyallerin kullanılması ve öğrenci merkezli eğitim modellerinin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar hayata geçirilmiştir. Ancak bu reformlar, tüm bölgelerde eşit oranda etkili olamamıştır. Başkent Tiflis gibi şehirlerde eğitim kalitesi yükselirken, kırsal ve dağlık bölgelerde öğretmen eksikliği, altyapı yetersizliği ve öğrenci başarısızlığı gibi sorunlar devam etmektedir. Ayrıca etnik azınlıkların yaşadığı bölgelerde dil bariyeri, eğitim başarısını olumsuz etkileyen önemli bir faktör olmaya devam etmektedir. Azerbaycan'da ise eğitim reformlarının önemli bir ayağını eğitimde dijitalleşme ve uluslararası standartlara uyum süreci oluşturmuştur. Bu kapsamda özellikle son yıllarda STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarına yatırım yapılmış ve öğrencilere bu alanlarda nitelikli eğitim verilmesi hedeflenmiştir. Eğitimde kaliteyi artırma çabaları doğrultusunda öğretmenlerin eğitimi, okulların fiziksel koşulları ve müfredat reformları da gündeme gelmiştir. Ancak Azerbaycan’da da eğitimde fırsat eşitsizliği ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde eğitim kalitesinin düşüklüğü, öğretmenlerin şehir merkezlerinde yoğunlaşması ve ekonomik zorluklar öğrencilerin eğitimini sekteye uğratmaktadır. Her iki ülkede de eğitim sistemlerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, sosyoekonomik eşitsizliktir. Maddi durumu yetersiz olan ailelerin çocukları kaliteli eğitim kaynaklarına ulaşmakta güçlük çekmektedir. Gürcistan’da bu durum özellikle köy okullarında kendini göstermektedir. Okul binalarının fiziki koşulları yetersizdir ve öğretmen sirkülasyonu yüksektir. Azerbaycan’da da benzer bir tablo söz konusudur; özellikle dağlık bölgelerdeki okullar altyapı ve personel açısından ciddi eksiklikler yaşamaktadır. Bu bağlamda devlet destekli sosyal projelerin etkili ve kapsayıcı olması büyük önem taşımaktadır. Gürcistan’da son yıllarda dikkat çeken bir başka gelişme, üniversite sistemindeki dönüşümdür. Bologna sürecine dahil olan Gürcistan, yükseköğretimi Avrupa standartlarına yaklaştırma amacıyla sistematik reformlar gerçekleştirmiştir. Üniversiteye giriş sınavları merkezi bir sistemle düzenlenmekte ve şeffaflık artırılmaya çalışılmaktadır. Ancak bazı çevrelerde bu reformların eğitimde ticarileşmeyi teşvik ettiği ve sosyal adaleti zedelediği yönünde eleştiriler de bulunmaktadır. Azerbaycan’da ise üniversiteye geçiş süreci yüksek rekabet içermektedir. Öğrencilerin başarıları büyük ölçüde sınav sonuçlarına bağlıdır ve bu durum özel dershanelere olan talebi artırmaktadır. Bu, gelir seviyesi düşük olan ailelerin çocuklarının dezavantajlı duruma düşmesine yol açmaktadır. Devlet, son yıllarda burs politikalarıyla bu eşitsizliği azaltmaya çalışsa da, uygulamada hala büyük açıklar mevcuttur. Hem Azerbaycan hem de Gürcistan’da eğitim sistemleri küreselleşme ile de yüzleşmektedir. Artan uluslararası öğrenci değişim programları, yabancı dil eğitiminin önemini artırmakta ve gençleri küresel rekabete hazırlama ihtiyacı doğurmaktadır. Bu nedenle her iki ülkede de İngilizce eğitimi erken yaşta başlamaktadır. Gürcistan’da Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler çerçevesinde çok sayıda öğrenci Erasmus+ gibi programlardan faydalanmaktadır. Azerbaycan ise daha çok Türkiye ve Rusya ile eğitim iş birliği içerisinde ilerlemektedir. Bu bağlamda Türkiye’de okuyan Azerbaycanlı öğrenci sayısı oldukça fazladır. Eğitimde teknolojik dönüşüm konusu da hem Gürcistan’ın hem de Azerbaycan’ın ajandasında üst sıralarda yer almaktadır. Gürcistan'da online eğitim platformları, özellikle pandemi sonrası yaygınlaşmış ve uzaktan eğitimin önemi artmıştır. Ancak teknolojik altyapı, özellikle kırsal kesimlerde bu sürecin verimli işlemesine engel olmuştur. Azerbaycan’da da benzer sorunlar yaşanmış, uzaktan eğitime geçiş sürecinde şehir merkezlerinde yaşayan öğrenciler avantajlı konumda olurken, internet erişimi olmayan bölgelerde eğitim büyük oranda aksamıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından her iki ülkenin de eğitim sistemlerinde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Hem Azerbaycan hem de Gürcistan’da kız çocuklarının okullaşma oranı artmış, üniversiteye devam eden kadın sayısı geçmiş yıllara göre önemli ölçüde yükselmiştir. Ancak kadınların iş gücüne katılımı konusunda hala yapısal sorunlar vardır. Bu durum, eğitimin iş gücü piyasasıyla entegrasyonunda bazı eksikliklerin olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, Gürcistan ve Azerbaycan’daki eğitim sistemleri, tarihsel miras, politik tercihler ve toplumsal dinamiklerle şekillenmektedir. Her iki ülke de eğitimde kaliteyi artırma, fırsat eşitliğini sağlama ve küresel gelişmelere ayak uydurma çabası içerisindedir. Ancak mevcut yapısal sorunlar ve bölgesel dengesizlikler, bu çabaların etkili olmasını zorlaştırmaktadır. Eğitimdeki dönüşümün yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutları da dikkate alınarak yürütülmesi, bu ülkelerin gelecekteki gelişimi açısından belirleyici olacaktır.
Yüklənir
243#

İroniya

Abbas Abbasov

Yalandan özünü ağılsız göstərmək.

Gürcistan ve Azerbaycan, Kafkasya’nın iki önemli ülkesi olarak, eğitim sistemlerini hem tarihi hem de sosyopolitik koşullar çerçevesinde şekillendirmişlerdir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarına kavuşan bu iki ülke, kendi ulusal kimliklerini güçlendirme ve çağdaş eğitim modelleriyle bütünleşme süreçlerine girişmişlerdir. Bu bağlamda Gürcistan ve Azerbaycan’daki eğitim sistemleri, hem benzerlikler hem de farklılıklar göstererek bölgesel kalkınma, toplumsal eşitlik ve bireysel gelişim hedeflerini taşıyan önemli yapılar hâline gelmiştir. Sovyet döneminde eğitim, ideolojik ve merkeziyetçi bir anlayışla yönetilmekteydi. Hem Azerbaycan’da hem de Gürcistan’da bu dönemde uygulanan eğitim sistemi; sıkı denetim, tek tip müfredat ve Rusça'nın yoğun kullanımı ile karakterize edilmekteydi. Öğrenciler için ideolojik sadakat kadar bilimsel başarı da ön plandaydı ve teknik eğitime özel bir önem verilmekteydi. Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte, bu ülkelerde eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması zorunlu hâle geldi. Gürcistan ve Azerbaycan, farklı stratejilerle bu dönüşüm sürecini başlattılar. Gürcistan’da eğitim reformları özellikle 2004 sonrası dönemde hız kazandı. Eğitim politikalarının merkezinde Avrupa ile entegrasyon, müfredatın güncellenmesi, öğretmen kalitesinin artırılması ve dijitalleşme yer aldı. Ülkenin Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler kurma çabaları, eğitim politikalarını da doğrudan etkiledi. Gürcistan’da zorunlu eğitim 6 yaşında başlar ve toplamda 9 yıllık temel eğitimi kapsar. Bu temel eğitimden sonra öğrenciler, akademik veya mesleki yollardan ilerlemeyi seçebilirler. Eğitim dili çoğunlukla Gürcücedir, ancak azınlık bölgelerinde Azerice, Ermenice ve Rusça eğitim veren okullar da bulunmaktadır. Azerbaycan’da ise bağımsızlık sonrasında eğitimde yapılan reformlar daha çok merkeziyetçi yapı içerisinde sürdürülmüştür. Devlet, eğitim sisteminde hem müfredat hem de yönetim açısından yüksek derecede müdahaleci bir rol oynamaya devam etmiştir. Eğitim dili Azerice olmakla birlikte, Rusça ve İngilizce’nin seçmeli veya bazı özel okullarda eğitim dili olarak kullanıldığı görülmektedir. Azerbaycan’da da zorunlu eğitim süresi 9 yıldır, ancak birçok öğrenci 11 veya 12 yıllık eğitimi tamamlayarak üniversiteye devam etmektedir. Gürcistan’da eğitimin kalitesini artırmak amacıyla öğretmenlerin sertifikasyon sistemine dahil edilmesi, okullarda dijital materyallerin kullanılması ve öğrenci merkezli eğitim modellerinin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar hayata geçirilmiştir. Ancak bu reformlar, tüm bölgelerde eşit oranda etkili olamamıştır. Başkent Tiflis gibi şehirlerde eğitim kalitesi yükselirken, kırsal ve dağlık bölgelerde öğretmen eksikliği, altyapı yetersizliği ve öğrenci başarısızlığı gibi sorunlar devam etmektedir. Ayrıca etnik azınlıkların yaşadığı bölgelerde dil bariyeri, eğitim başarısını olumsuz etkileyen önemli bir faktör olmaya devam etmektedir. Azerbaycan'da ise eğitim reformlarının önemli bir ayağını eğitimde dijitalleşme ve uluslararası standartlara uyum süreci oluşturmuştur. Bu kapsamda özellikle son yıllarda STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarına yatırım yapılmış ve öğrencilere bu alanlarda nitelikli eğitim verilmesi hedeflenmiştir. Eğitimde kaliteyi artırma çabaları doğrultusunda öğretmenlerin eğitimi, okulların fiziksel koşulları ve müfredat reformları da gündeme gelmiştir. Ancak Azerbaycan’da da eğitimde fırsat eşitsizliği ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde eğitim kalitesinin düşüklüğü, öğretmenlerin şehir merkezlerinde yoğunlaşması ve ekonomik zorluklar öğrencilerin eğitimini sekteye uğratmaktadır. Her iki ülkede de eğitim sistemlerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, sosyoekonomik eşitsizliktir. Maddi durumu yetersiz olan ailelerin çocukları kaliteli eğitim kaynaklarına ulaşmakta güçlük çekmektedir. Gürcistan’da bu durum özellikle köy okullarında kendini göstermektedir. Okul binalarının fiziki koşulları yetersizdir ve öğretmen sirkülasyonu yüksektir. Azerbaycan’da da benzer bir tablo söz konusudur; özellikle dağlık bölgelerdeki okullar altyapı ve personel açısından ciddi eksiklikler yaşamaktadır. Bu bağlamda devlet destekli sosyal projelerin etkili ve kapsayıcı olması büyük önem taşımaktadır. Gürcistan’da son yıllarda dikkat çeken bir başka gelişme, üniversite sistemindeki dönüşümdür. Bologna sürecine dahil olan Gürcistan, yükseköğretimi Avrupa standartlarına yaklaştırma amacıyla sistematik reformlar gerçekleştirmiştir. Üniversiteye giriş sınavları merkezi bir sistemle düzenlenmekte ve şeffaflık artırılmaya çalışılmaktadır. Ancak bazı çevrelerde bu reformların eğitimde ticarileşmeyi teşvik ettiği ve sosyal adaleti zedelediği yönünde eleştiriler de bulunmaktadır. Azerbaycan’da ise üniversiteye geçiş süreci yüksek rekabet içermektedir. Öğrencilerin başarıları büyük ölçüde sınav sonuçlarına bağlıdır ve bu durum özel dershanelere olan talebi artırmaktadır. Bu, gelir seviyesi düşük olan ailelerin çocuklarının dezavantajlı duruma düşmesine yol açmaktadır. Devlet, son yıllarda burs politikalarıyla bu eşitsizliği azaltmaya çalışsa da, uygulamada hala büyük açıklar mevcuttur. Hem Azerbaycan hem de Gürcistan’da eğitim sistemleri küreselleşme ile de yüzleşmektedir. Artan uluslararası öğrenci değişim programları, yabancı dil eğitiminin önemini artırmakta ve gençleri küresel rekabete hazırlama ihtiyacı doğurmaktadır. Bu nedenle her iki ülkede de İngilizce eğitimi erken yaşta başlamaktadır. Gürcistan’da Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler çerçevesinde çok sayıda öğrenci Erasmus+ gibi programlardan faydalanmaktadır. Azerbaycan ise daha çok Türkiye ve Rusya ile eğitim iş birliği içerisinde ilerlemektedir. Bu bağlamda Türkiye’de okuyan Azerbaycanlı öğrenci sayısı oldukça fazladır. Eğitimde teknolojik dönüşüm konusu da hem Gürcistan’ın hem de Azerbaycan’ın ajandasında üst sıralarda yer almaktadır. Gürcistan'da online eğitim platformları, özellikle pandemi sonrası yaygınlaşmış ve uzaktan eğitimin önemi artmıştır. Ancak teknolojik altyapı, özellikle kırsal kesimlerde bu sürecin verimli işlemesine engel olmuştur. Azerbaycan’da da benzer sorunlar yaşanmış, uzaktan eğitime geçiş sürecinde şehir merkezlerinde yaşayan öğrenciler avantajlı konumda olurken, internet erişimi olmayan bölgelerde eğitim büyük oranda aksamıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından her iki ülkenin de eğitim sistemlerinde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Hem Azerbaycan hem de Gürcistan’da kız çocuklarının okullaşma oranı artmış, üniversiteye devam eden kadın sayısı geçmiş yıllara göre önemli ölçüde yükselmiştir. Ancak kadınların iş gücüne katılımı konusunda hala yapısal sorunlar vardır. Bu durum, eğitimin iş gücü piyasasıyla entegrasyonunda bazı eksikliklerin olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, Gürcistan ve Azerbaycan’daki eğitim sistemleri, tarihsel miras, politik tercihler ve toplumsal dinamiklerle şekillenmektedir. Her iki ülke de eğitimde kaliteyi artırma, fırsat eşitliğini sağlama ve küresel gelişmelere ayak uydurma çabası içerisindedir. Ancak mevcut yapısal sorunlar ve bölgesel dengesizlikler, bu çabaların etkili olmasını zorlaştırmaktadır. Eğitimdeki dönüşümün yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutları da dikkate alınarak yürütülmesi, bu ülkelerin gelecekteki gelişimi açısından belirleyici olacaktır.